T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
KONYA / MERAM - Mustafa İlboğa Anadolu İmam Hatip Lisesi

Haberler

Nis

OKULUMUZDA "ŞEHRİMİN DEĞERLERİ" KONULU FOTOĞRAF YARIŞMASI DÜZENLENDİ. YAPILAN YARIŞMADA ;

1.ADEM KALAYCI

2.MEVLÜT CAN ODUNCU

3.EYÜP FURKAN EROĞLU

DERECE ALMIŞLARDIR.

ÖĞRENCİLERİMİZİ TEBRİK EDER BAŞARILARININ DEVAMINI DİLERİZ.

Nis

1 NİSAN 2023 CUMARTESİ GÜNÜ HAYIRSEVER İŞ İNSANI YASİN GÜNAL KARDEŞİMİZİN  DESTEKLERİYLE ÖĞRENCİLERİMİZİ MAVERA DÜĞÜN SOLUNUNA İFTAR PROGRAMINA GÖTÜRDÜK. GELENEKSEL KONYA DÜĞÜN YEMEKLERİNİN İKRAM EDİLDİĞİ VE ÖĞRETMENLERİMİZİN DE KATILDIĞI PROGRAM AŞRI ŞERİF VE  HATİM DUASI İLE SONA ERDİ. PROGRAMIN GERÇEKLEŞMESİNDE KATKILARINDAN DOLAYI YASİN GÜNAL KARDEŞİMİZE TEŞEKKÜR EDERİZ. RABBİM RAZI OLSUN.

Nis

 Çocuk ve genç psikolojisi, ergenlik dönemi ve sorunları, ergenlerle etkili iletişim konulu bir kitap olan "POZİTİF ERGENLİK" , öğretmenler  tarafından okunup, Türk Dili Ve Edebiyatı öğretmeni Ahmet ŞAHİN tarfından da öğretmenler odasında kritiği yapıldı.

Kitap Hakkında:

 280 sayfa

 Adı: Pozitif Ergenlik

 İçeriği: Ergenlik Döneminde Çocuğunuzla Değişen İlişkilerinizi Yeniden Şekillendirebilmek İçin Güçlü Bir Rehber

 Orijinal adı: Positive Youth Development

 Yazar: Richard M. Lerner

 Çevirmen: Özlem Şimşek

 Basım: Türkçe · Türkiye · Sola Unitas · Mayıs 2018

 Tür: Kadın, Erkek ve Çocuk Eğitimi

 Richard M. Lerner çağdaş gelişim psikolojisinin önde gelen temsilcilerinden biridir. Gençliğe problem odaklı yaklaşımlara karşı gelerek olumlu gelişmeye odaklanmış ve ‘Pozitif Gençlik Gelişimi’ akımını başlatmıştır. Araştırmaları, önemli bilimsel ve teorik katkılarının yanı sıra ergenlere yönelik geniş çaplı destekleyici uygulamalara ışık tutmaktadır.

 

Bu kitapta özellikle anne-babalara hitap etmektedir.

 Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı bu kitap hakkında şunları söylemektedir:

 ‘Sorunlu ergen’ kavramını bilimsel araştırmalar ışığında değerlendirerek efsaneleri yıkıyor ve ergenliği yeniden tanımlıyor.

 • Gençlerin pozitif yönde gelişmelerini ateşleyecek, kendi içlerinde bulunan güçlü yönlerini yani pozitif gelişimin ‘Beş Element’ini ortaya koyuyor.

 • Anne ve babaların çocuklarıyla nasıl yeniden pozitif iletişim kurabileceklerini gösteriyor.

 • İşler kötü gittiğinde de ailelere neler yapabileceklerini söylüyor.

 Sorun odaklı bakış açısından kurtulup pozitif bir iletişime geçen, daha mutlu aileler, daha mutlu büyüyen gençler için olmazsa olmaz bir kaynak.

 Alıntılar: 1-Bir konvoya dâhil olmak özellikle ailevi kriz dönemlerinde çok faydalıdır. Hiçbir çocuk trajedilere karşı bağışıklık sahibi değildir.

 2- Ben yalnızca bir taneyim, ama yine de birisiyim. Her şeyi yapamam, ama yine de bir şeyler yapabilirim ve her şeyi yapamadığım için yapabileceğim bir şeyi yapmayı reddetmeyeceğim.

Mrt

Mutafa Ilboğa İmam Hatip Lisesi öğrencileri Konevi Camii'nde hatimle teravih kıldırıyor camide müezzinlik yapıyor.

Mrt

27 MART DÜNYA TİYATRO GÜNÜ ETKİNLİKLERİ ÇERÇEVESİNDE öĞRENCİLERİMİZ ASHABI KEHF TEMALI OYUN OLAN "MAĞARA ARKADAŞLARININ PUTPEREST ROMAYA İSYANI" ADLI TİYATRO GÖSTERİSİNİ YAPTI. OYUNUN HAZIRLANMASINDA EMEĞİ OLAN REHBER ÖĞRETMENİMİZ MAHMUT SAMİ AĞAÇCI VE GÖREV ALAN ÖĞRENCİLERİMİZİ TEBRİK EDER BAŞARILARININ DEVAMINI DİLERİZ.

Mrt

12.SINIF ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK TYT VE AYT DENEMELERİ HER HAFTA DÜZENLİ OLARAK YAPILMAKTADIR.HER ÇARŞAMBA SAAT:10;00'DA AYT, HER CUMA SAAT:10;00'DA TYT DENEMELERİMİZ YAPILMAKTADIR. AYRICA DENEMEDE DERECE ALAN ÖĞRENCİLERİMİZLE FARKLI ETKİNLİKLER YAPILMAKTADIR.

Mrt

Okulumuz yaşam alanlarına yerleştirdiğimiz SATRANÇ   MANGALA, SUMO GAME  oyunlarımızla öğrencilerimiz  boş zamanlarını değerlendiriyor. Beden Eğitimi Öğretmeni Mesut Çayır rehberliğinde de turnuvalar düzenliyor.

Mrt

Mustafa İlboğa Anadolu İmam Hatip Lisesi Hafız Öğrencileri Mesleki Uygulamalar Çerçevesinde Ramazan Ayında Konya Merkez İlçelerinin Farklı Camilerinde Hatimle Teravih Namazı Başta Olmak Üzere, İmam-Hatiplik, Müezzin-Kayyımlık Ve Mukabele Okuma Gibi Görevleri Yerine Getireceklerdir.  Öğrencilerimizi Tebrik Ediyor Ve Kendilerine Başarılar Dilerim. Rahmet Ve Mağfiret Ayı Ramazan-ı Şerifin Bolluk, Bereket , Huzur İçerisinde Ülkemize, İslam Alemine Hayırlar Getirmesini Yüce Mevladan Niyaz Ederim.

Mrt

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 108. yıl dönümü dolayısıyla okulumuz konferans salonunda tören düzenlendi.

Programın hazırlanmasında emekleri olan Meslek Dersleri Öğretmenleri Yusuf Taşçı ve Sadık Büyükkeleş hocalarımıza ve görev alan öğrencilerimize teşekkür ederiz. 

Mrt

"KARİYER GÜNLERİ" kapsamında KAPU CAMİ Baş İmam Hatibi Ünver GÜNGÖR hocamız yazdığı İmamı Asımın İlk Ravisi Ebubekr Şube'nin usulüne dair "HÂSSU EL ŞU'BE ALÂ RİVÂYETİ ŞU'BE" isimli kitabının tanıtımını gerçekleştirdi. Konya İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mahmut ZENGİN hocamızın da katıldığı programın sonunda programa katılan Misafir ve öğrencilere Hocamızın yazmış olduğu kitap hediye edildi.

Programa katılan Konya İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Sayın Mahmut ZENGİN ve Şeyhu'l Kurrâ Ünver GÜNGÖR hocalarımıza katılımlarından dolayı teşekkür ederiz. 

Mrt

Üstün bir mücadele ve kahramanlıklarla kazanılan Kurtuluş Savaşı sonrası, Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un "Kahraman Ordumuza" hitaben yazmış olduğu şiir, 12 Mart 1921 tarihinde Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir.

Türk Dili Ve Edebiyatı Öğretmenimiz Ahmet ŞAHİN Hocamızın hazırladığı program okul konferans sorununda gerçekleştirildi. 

Programda emeği geçen başta Türk Dili Ve Edebiyatı Öğretmeni Ahmet ŞAHİN'e ve görev alan sevgili öğrencilerimize teşekkür ederiz. 

Mrt

İlmihal yarışması Lütfi Şentürk, Seyfettin Yazıcı tarafından Türkiye Diyanet Vakfı Trafından Yayınlanan " İslam İlmihali " isimli kitabından yapılacaktır. 

BİRİNCİYE:700TL

İKİNCİYE:500TL

ÜÇÜNCÜYE:400TL

YARIŞMAYA KATILIP 50 PUAN BARAJINI GEÇEN TÜM ÖĞRENCİLERE MANSİYON ÖDÜLÜ VERİLECEKTİR.

Mrt

Okul Takımlarımız Beden Eğitimi Öğretmenimiz Mesut Çayır Koordinesinde Oluşturuldu.

Okul Takımlarımız:

Futbol

Voleybol

Masa Tenisi 

Badminton

Bilek Güreşi 

Serbest Güreş 

Bocce

Dart

Geleneksel Okçuluk (bu sene)

Mrt

Hedef 2023 çerçevesinde Akademik Takip Komisyonu 2.dönem başı toplantısını 28 Şubat 2023 günü okulumuz Tilavet Odasında gerçekleştirdi. Okul Müdürü başkanlığında Müdür Başyardımcısı ve her branştan bir öğretmenin katıldığı toplantıda 2.dönemde yapılması planlanan denemeler, öğrenci takibi, öğrenci koçluğu gibi faaliyetlerin planlanması yapıldı.

Mrt

KTS kapsamında Türk Dili Ve Edebiyatı Öğretmeni Ahmet Şahin Hocamızın Başkanlığında 23 Şubat 2023 tarihinde Öğretmenler odasında PEYGAMBERİMİZİN ÇOCUK EĞİTİMİ isimli kitabının Anlizi Yapıldı.

PEYGAMBERİMİZİN ÇOCUK EĞİTİMİ

Şüphesiz çocukluk evresi, eğitimcilerin çocukların kalplerine ve yaşam tarzlarına güçlü ilkeler yerleştirebileceği ve doğru yönlendirmelerde bulunabileceği en verimli, en uzun ve en önemli dönemdir. Bu dönemde sağlam bir fıtrat, saf bir çocukluk, masumiyet, yumuşaklık, kirlenmemiş ve lekelenmemiş bir kalp gibi birçok fırsat ve geniş imkânlar vardır.

Bu dönemden güzel bir şekilde istifade edildiğinde, bundan sonra ulaşılmak istenen hedefler, daha da kolaylaşır: Çocuk, anne-babanın yanında bir emanettir. Kalbi temiz, özü saftır. Her türlü etkiden uzak olmasına rağmen, her türlü etkiye açıktır. Yönlendirilebileceği her alana eğilim duyar. Çocuk terbiyesi ve eğitiminden bahsetmek, gereksiz söz ve fiilde bulunmak değildir. Bu, çocuğu mükemmelleştirme çabası içinde bulunmak da değildir. Aksine, çocuk terbiyesi ve eğitimi, özelde anne-babanın ve genelde eğitimcilerin yerine getirmesi gereken temel prensiplerden ve görevlerdendir. Rabbimiz şöyle buyurur: Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun Ali (ra), bu ayetin tefsirinde şöyle der: Onları terbiye edin ve onlara öğretin.

İnsanlığın efendisi, gerçek eğitimci Muhammedi (sav) örnek almak isteyen kimse, bu kitapta onun çocuklara ait nebevî eğitimindeki hikmet denizinden ve nesiller için İslamî hazırlıklarından bir parça bulacaktır. Bu ise, çocukluğun bütün dönemlerinde, henüz babasının zürriyetinde iken başlayıp doğuncaya ve delikanlı çağına ulaşıncaya, hatta ergen olup mükellef oluncaya kadar Peygamberimizin çocuklara verdiği önemin derecesini gösterir.

Hz. Muhammed'in (s) Çocuk Eğitimi

Kur'an "Mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır." diyerek (Enfal, 28 ve Teğabün, 15) bir nevi çocukların Müslümanca bir hayat yaşayıp-yaşamayacakları noktasında anne-babayı sorumlu tutar. Bu sorumluluğu yerine getirirken; Hz. Peygamber'in çocuklara yaklaşımında temel ilke olarak gözettiği sevgi ve merhametli yaklaşım önemli bir faktördür. Hz. Peygamber'in hem kendi çocuklarına ve torunlarına hem de Mekke'deki diğer çocuklara yaklaşımındaki sevgi ve merhametli tutumunu bizzat onun yaşamından izah etmek gerekirse şunlar söylenebilir:

Peygamberimizin çocukları sevdiğini, öptüğünü gören bir bedevinin bunu yadırgaması ve çocuklarını hiç öpmediğini itiraf etmesi üzerine Peygamberimiz "Allah senin kalbinden merhametini almışsa, ben ne yapabilirim?" (Buhari, Edep, 18) demesi, Arap toplumunda kız çocuklarına olan negatif bakış açısını yansıttığı kadar Peygamberimizin bu bakış açısını ortadan kaldırmaya yönelik ne denli bir cesaret timsali olduğunu da bu rivayet sayesinde öğrenmiş oluyoruz. Çünkü aileyi ayakta tutan deyim yerindeyse sevgidir. Sevgi, çocuğun ruhsal dünyası üzerinde ve kişiliğinin oluşmasında önemli bir duygudur. Bu yüzden Müslümanlar da çocuklarını sürekli seven bir modellik içinde bulunmalıdır.

Ayrıca Allah, Kur'an'da aile ortamını karşılıklı sevgi ve merhamet ortamı olarak nitelemiştir. (Rum, 21) Buna göre aile bireyleri arasındaki ilişkiler sevgiye ve merhamete dayanmalıdır. (Doğan ve Ege, 2012). Peygamberimizin çocuklara olan sevgisini sadece sözle değil fiziksel olarak yani "beden dili" şeklinde de gösterdiğini görüyoruz. Çocuğun kafasını okşayarak, el ele tutuşarak, çocukları kucağına alarak çocuklara olan sevgisini modern deyimle "beden dili" ile ortaya koymuştur. Buna ilişkin "Çocuklarınızı çokça öpün! Her öpücük karşılığında cennette bir derece alacaksınız." sözü bunu ortaya koymaktadır. (Canten, 2004)

Peygamberimizi (s) çocuklarına ve ailesine karşı insanların en merhametlisi olarak vasıflandıran Hz. Enes şöyle demektedir: "Ailesine karşı ondan daha şefkatli olan hiç kimseyi görmedim. Oğlu İbrahim'in Medine'nin kenar mahallerinde oturan sütannesi vardı. Sütannenin kocası demircilik yapmaktaydı. Beraberinde biz de olduğumuz halde Hz. Peygamber oraya çocuğu görmek için giderdi. Varınca, duman dolu eve girer, çocuğu kucağına alarak koklar, öper ve sonra da dönerdi." (Buhari, Edep, 18)

Hz. Peygamber çocukları ürkütmez, zaman zaman onlarla şakalaşmalarda da bulunurdu. Rivayete göre Rasûlullah'ın (s) mescitte insanlara hitap ederken torunları Hasan ve Hüseyin düşe kalka yürüyerek yanlarına geldiler. Rasûl-i Ekrem (s) minberden indi, onları kaldırdı ardından da şöyle buyurdu: 'Allahu Teâlâ malınız ve evlâtlarınız birer fitnedir.' diyerek hakikati buyurmuştur: Şu iki çocuğun düşe kalka yürüyüşlerine baktım ve vaazımı kesip onları yukarı almaktan kendimi alıkoyamadım.

İbn Abbâs rivayet etmiştir: Rasûlullah'ın (s) Hasan'ı omuzlarında taşırken sahâbeden biri Hasan'a "Bindiğin binek ne güzel binektir." dediğinde Hz. Peygamber (s) bunun üzerine "Ve sürücüsü ne güzel sürücüdür." cevabını vermiştir. (Apak, 2010) Yani çocuklar için şakalaşmadan geri durmamıştır. Aile ortamlarında zaman zaman bizler de bu şakalaşmaları çocuklarımıza karşı yapmakla sorumluyuz. Çünkü Hz. Peygamber (s) "Kimin çocuğu varsa onunla çocuklaşsın." sözüyle adeta bizlere de "içimizdeki çocuğu" gündelik hayatımıza yansıtmamız gerektiğine ve çocuklarla şakalaşmanın, ciddiyet gibi kasılma hallerinden de zaman zaman uzaklaşmamızı bizlere tavsiye ediyor.

Hz. Peygamber'in çocuklara namazı, camiyi, orucu sevdirme noktasındaki yaklaşımları ve davranışları da bizlere birer örnek olmalıdır. Bu konudaki yaklaşımına şunlar örnektir: Kızı Zeynep'ten torunu olan Ümame'yi sırtında taşıyarak namaz kıldırması, zaman zaman çocuklarla birlikte cemaatle namaz kıldırması, minberde hutbe verirken torunu Hüseyin'in bir anda camide elbisesine takılıp düşmesi karşısında hutbeyi keserek onunla ilgilenmesi... (Sevim, 2005) Tüm bu örnekler, çocuklara namazı sevdirmenin yolları olarak karşımıza çıkmakta ve çocuklarımıza bizlerin de bu yolları denememiz gerektiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca "Çocuklarınıza onlar yedi yaşında iken namazı emredin." (Ebu Davud, Salat, 495) sözü her ne kadar yaş dönemini zikretse de "Çocuk sağını-solundan ayırmasını bildi mi ona namazı emredin." şeklinde Peygamberimizin buyurması namaza başlama yaşının temyiz yaşı olduğunu gösteren bir rivayet olarak anne-babaların dikkate alması gereken bir husustur. Burada özellikle çocuğun küçük yaşta namaza alıştırılmasına dikkat çekilmektedir. Çünkü çocuk büyüdükçe, namaz kılma imkânı daha bir zorlaşmaktadır.

Namaz esnasında sırta atlama veya secdede namaz kılanın yanına yatma, sırta binme gibi haller, çocukta namaza karşı bir ilgi alanı oluşturduğundan, çocuklara bağırılmadan ve kızmadan hareket edilmelidir ki, böylelikle bunları çocukların kalplerinin namaza ısınacağı şeklinde görmek mümkündür. Nitekim Peygamberimizin torunu Ümame'yi sırtına alarak mescide girmesi, onu kucağında tutması, rukuya giderken yere bırakması, kalkarken de onu kaldırması Buhari tarafından rivayet edilmiştir. Bu da camilerde yaramazlık hallerinde çocuklara kızmayı değil, sabırlı olmayı bizlere Hz. Peygamber şahsında iletmektedir.

Namaz ile ilgili tavsiyeler şüphesiz oruç için de geçerlidir. Çocukların tuttukları bir saat oruç bile yetişkinlerin ibadetlerine katılmak bakımından önemlidir. Bu konuda hanım sahabilerden Rübeyyi bintü Muavviz şunu anlatır: "Bizler aşure gününde çocuklarımıza da oruç tuttururduk. Oruçlu olduğumuz bugünde çocuklardan herhangi birisi yemek isteyecek olsa hemen boyalı yünden yaptığımız oyuncaklardan eline vererek iftara kadar oyalanmasını sağlardık." (Doğan ve Ege, 2012)

Rasûlullah'ın (s) çocuklarla ilişkilerinde göze çarpan bir başka davranış modeli, çocukların güvenini ve dostluğunu kazanmak için gösterdiği gayrettir. Nitekim kendisi çocuklarla özel olarak ilgilenmiş, onları muhatap almış, onlarla her karşılaştığında selam vermiş, hal-hatırlarını sormuştur. Bu davranışı, çocukları önemseme ve kaale alma gibi sıklıkla dile getirilen "modern çocuk psikolojisi" alanında Peygamberimizin ne denli basiretli olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

Peygamberimizin (s) çocukların güvenini kazanmak için yaptığı birkaç somut davranışı dile getirmek gerekirse şunlar söylenebilir: Peygamberimiz (s) çocuklarla şakalaşmış, yolculuk esnasında torunlarını bineğine almış, hasta olan çocuklara da özel olarak geçmiş olsun ziyaretlerinde bulunmuştur. Rasûl-i Ekrem (s) mevsimin ilk çıkan meyvelerini ilk olarak çocuklara ikram eder, onların dünyalarına girerek hoşlanacakları adlar takar, bu adlar üzerinden şakalaşır ve onlarla eğlenirdi. Bütün bu sıcak yakınlıktan dolayı çocuklar da onu çok severdi. Öyle ki, yolculuktan döneceği zaman hep birlikte toplanıp kendisini karşılamaya çıkacak kadar sabırsızlanırlardı. Çocuklara ilişkin bu yaklaşımlar, biz modern dönem Müslümanların da örnek alması gerekir. Çünkü o, bizim için bir örnektir.

Tüm bu örnekler Peygamberimizin şu sözüyle adeta özetlenmiştir: "Kimin çocuğu varsa, onunla çocuklaşsın." Yani anne-babalar tertipli-disiplinli çocuklar yetiştirmek adına sergiledikleri katı tutumlarından zaman zaman sıyrılıp, şakalaşan ve eğlenen hatta çocuklarla çocuklaşan birer ebeveynler de olmalıdır. Bu şekilde, çocuklar ebeveynlere daha bir yanaşarak, onlara bağlanma ve aidiyet hissiyatı içinde bulunacaklardır. Bunun kısaca anlamı, anne-baba artık çocuğunu kazanmıştır; çocukla bütünleşmiştir demektir. Böylesi bir çocuk, kötü alışkanlık ve davranışlardan çok anne-babanın iyi ve güzel davranışlarını kendine örnek alacaktır. 

Peygamberimizin çocuk ve gençlere yaklaşımında gözettiği önemli hususlardan biri de çocuklar arasından ayrım yapmaması, eşit muamelede bulunması ve çocuk/gençlerin haklarını gözeten bir tutum sergilemesidir. Hz. Peygamber'in (s) çocuklarla ilgili en önemli düzenlemelerinden biri de kız çocuklarını erkek çocuklarla eşit statüye getirmesidir. Hâlbuki İslâm öncesi dönemde Arap toplumunda kız çocuğuna karşı davranışlar, sosyal bir problem haline gelmiş ve hatta cinayet şeklini almıştı. Câhiliyye döneminde kız çocuğu ailede maddî bakımdan bir yük, sosyal açıdan da bir utanç kaynağı kabul edilirdi. Ayrıca Araplardan bir kısmı çocuklarını ekonomik ve sosyal endişelerle öldürülürlerdi. Bu âdeti ortadan kaldırmak amacıyla Kur'ân-ı Kerim'de câhiliyye insanının kız çocuğuna karşı tutumu kötülenmiş, çocukların öldürülmeleri şiddetle kınanmış ve yasaklanmıştır. Üstelik Hz. Peygamber (s) kız çocuğuna özel önem vermiş, kız çocuğu yetiştirenleri bilhassa övmüştür: "Her kim buluğ çağına ulaşmalarına kadar iki kız çocuğunun bakımını, nafakasını, terbiye ve yetiştirilmesini üzerine alır ve bunu yerine getirirse o kimse kıyamet günü benimle şöyle olacaktır." dedikten sonra parmaklarını birbirine kavuşturmuştur. Buna karşılık kız çocuğunu hakir görmeyi ve ona karşı kötü duygu ve düşünceler beslemeyi de kınamıştır. (Apak, 2010)

Hz. Peygamber'in çocuklara adil ve eşit davranma konusunda çocukların kız-erkek, büyük-küçük, öz veya üvey olması arasında bir fark gözetmediğini siyer kitaplarında rahatlıkla görmekteyiz. Dolayısıyla ana-babanın eşya/oyuncak alırken, hediye verirken ve miras bırakırken maddi konular ile sevgi, ilgi ve şefkat gibi manevî hususlarda da çocukları arasında adaletli davranmaya gayret ettiğini gözlemliyoruz. Aksi halde aile içindeki farklı çocukların birbirini kıskanması ve birbirine karşı olumsuz bazı duygu ve düşüncelere kapılması kaçınılmaz olacaktır.

Allah Resulü (s) çocuklara mal bağışlanmasında adil davranılmamasını zulüm olarak değerlendirmiş, özellikle erkek çocukların üstün tutulup kızların aşağılandığı bir kültür ortamında bu durumu tersine çevirerek, kadın cinsiyle ilgili kalıplaşmış tutumları ortadan kaldırmayı amaç edinmiştir. O, öncelikle kız çocuğuna karşı kötü duygular beslenmesini men etmiştir. Tüm bunlar, İslam dininin feministler tarafından sıklıkla dile getirilen kadını aşağılayan ve haksızca uygulamalara maruz bırakılmış bir din olarak görmeleri anlayışına karşı ne denli önyargılı ve cahilane bir tutum içinde olduklarını göstermektedir. Mekke döneminde kız çocuklarına mirasta yapılan haksızlıkları dile getirerek, kadını ikincil bir insan konumuna indirgeyen bakış açısına sahip olduğunu söylemekle, Peygamberimizin kadınlar için yaptığı sosyal ve medeni haklara ilişkin devrimi -bedevilikleriyle meşhur Mekke toplumu içinde- en azından kız çocuklarının diri diri gömülmesine karşı Kur'an'ın getirdiği değişikliği görmemeleri en iyi niyetle "İslam'ı yeterince bilmemekle" izah edilebilir.  

Hz. Muhammed'in Gençlere Yaklaşımı

Hz. Peygamber'in (s), İslâm toplumunun şekillenmesinde, İslâmi değerlerin yaşanmasında ve yayılmasında gençlere büyük görevler verdiği açıkça görülür. Onların cesaret ve enerjilerinden gereği gibi yararlanmak için her şeyden önce gençlerin kendine güvenen, sağlam bir kişilik geliştirmelerine imkân sağlanmasını istemiştir. Zira o, sorumluluk gerektiren en yüksek görevlere hazırlanmalarını gençliğin tabiî hakkı ve amme menfaatlerinin bir gereği olarak görüyordu. Bundan dolayı gençlere özel ilgi gösteriyor ve onları görevler üstlenmeleri hususunda sürekli teşvik ediyordu. Gerçekten de bu süreçte görev ve sorumluluğun bilincinde olan kumandanlar, âlimler ve hâkimler yetişmişse bu ancak Rasûlullah'ın (s) teşviki sayesinde olmuştur. (http://www.siyerinebi.com/tr/hz-peygamber-sas-ve-gencler)

Hz. Peygamber'e ilk iman edenlere bakıldığında çoğunluğunun genç erkek ve kızlardan oluştuğu görülecektir. Nitekim Mekke müşrik ve münafıkları, bunu alay konusu bile etmişlerdir. Aslında bu bile İslam dininin gençlere verdiği önemi göstermesi açısından manidardır. Mekke döneminde İslam'ı kabul eden gençlere bakacak olursak, ilk Müslümanlardan birkaç kişi elli yaş civarında, birkaç kişi otuz beş yaşın üzerinde, geri kalan çoğunluk ise otuz yaşın altında bulunuyordu. Meselâ genç yaşta İslâm'ı kabul edenlerden Hz. Ali 10, Abdullah b. Ömer 13, Zeyd b. Hârise 15, Abdullah b. Mes'ûd ve Zübeyr b. el-Avvâm 16, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Erkam b. Ebu'l-Erkam ve Sa'd b. Ebû Vakkâs 17, Mus'ab b. Umeyr 18-20, Câfer b. Ebû Tâlib 22, Osman b. Affân, Ebû Ubeyde ve Hz. Ömer 25-31, Hz. Ömer'in kız kardeşi Fatima ve Hz. Ebubekir'in kızları Aişe ve Esma genç yaşlarında idiler (Apak, 2010).

İslam'ı ilk kabul eden gençlerden biri olan Ammar b. Yasir idi. Babası ve annesi İslam yolunda işkence ile öldürülen ilk sahabilerdendi. Kendisi tereddütsüz Hz. Peygamber'in yanında bulunmuş, genç yaşına rağmen her türlü zorluğa göğüs germeyi bilmiştir. Peygamberimiz, annesi ve babasından dolayı ona özel bir ilgi göstermiş ve Medine'ye hicretinde gönderdiği kafilede yer almasını sağlayarak, bir tür onu himaye etmiş ve korumuştur. Çünkü annesi Sümeyye ve babası Yasir b. Amr, İslam'ın ilk şehitlerindendi. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Ammar_bin_Yasir)

İslam'ı 17 yaşında kabul eden ve evini Müslümanların sohbeti için tahsis eden Erkam b. Erkam'a bakıldığında Hz. Peygamber'in gençlere ne denli değer verişini görmek mümkün. Hz. Peygamber Mekke müşriklerinin hedefi haline gelen bu gence, her türlü özgüveni ve desteği vermekten çekinmemiş, Erkam b. Erkam'ın İslam'ın yayılmasında vazgeçilmez bir isim olarak tarih sahnesinde yerini almasını sağlamıştır.

Hz. Peygamber'in ilk Müslüman olanlardan Hz. Ali'yi yanında sürekli bir destekçisi olarak bulundurması, ilmî yönde gelişimine destek vermesi hatta kendisine suikast edileceği zaman bile Hz. Ali'nin kendini feda etmesi gibi somut örnekler sıralandığında, gençliğin İslam'ın yayılmasında ne denli önemli bir itici güç olduğu görülecektir. Nitekim Hz. Ali 20-25 yaşlarında bir sahabe idi; bu olaylar vuku bulduğu zaman.

Hz. Peygamber tarafından Medine'ye öğretmen olarak gönderilen ve gönderildiğinde 25 yaşında bir genç olan Mus'ab b. Umeyr; Medine'de İslam'ın yayılmasında öncü bir rol oynamıştır. Onun bu gayreti Peygamberimiz tarafından sürekli desteklenmiş ve teşvik edilmiştir. Peygamberimiz gençlerin bu dinamizm ve fedakârlığını İslam'ın yayılmasında değerlendirmiş ve İslam bu gençlerin omuzlarında taban bulmuştur.

Hz. Peygamber (s) pek çok hadislerinde faziletli gençleri methetmiştir. O, kıyamet gününde arşın gölgesi altında mutlu olacaklar arasında, gönlü Allah'a bağlı, severek Allah'a ibadet eden gençleri de zikretmiştir: "Yedi sınıf insan vardır ki, Yüce Allah kendi gölgesinden başka hiçbir gölge bulunmayan kıyamet gününde bunları kendi arşının gölgesinde muhafaza edecektir. Bunlar; adaletli devlet başkanı, Allah'a ibadet ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç, gönlü mescitlere sevgiyle bağlanmış olan namazlı kimse, Allah için seven ve bu sevgi ile birleşip bu sevgi ile ayrılan kişi, sosyal mevki sahibi ve güzelliği olan bir kadın tarafından çağrılıp da kadınlığını kendisine sunduğunda 'Ben Allah'tan korkarım!' cevabıyla onu terk eden erkek kişi, sağ elinin verdiği sadakayı sol eli bilmeyecek derecede gizli sadaka veren kişi, tenha yerlerde Allah'ı anıp gözleri yaş döken takvalı kişi." (Buhâri, Zekât, 16; Müslim, Zekât, 91)

İslam dininin hayatiyet bulması ve yayılıp kitlelerle buluşmasında gençlerin dinamizmi ve gayreti yadsınamaz. Hz. Peygamber (s) de gençlerin bu yönlerini İslam'a hizmet alanında değerlendirmiş ve bizlere de adeta "Sizler de bu şekilde yapın" diyerek, örnek alınmasını salık vermiştir. Anne-babalar da aile fertlerinin yetişmesi için oluşturacağı sıcak ve uygun bir ortam ile hem bilinç açısından hem de salih amelleri yerine getirmeleri açısından gençlerini eğitmek zorundadır. Bunu yapabilmek için Peygamberimizin hayatını gençlere okumalarını tavsiye ederek, onun yolundan gidilmesi noktasında ilk adımı atabilirler. Bu ilk adım beraberinde ebeveynlerinin hem Hz. Peygamber'i örnek alan yaşamlarını ortaya koymaları halinde, gençler de rol modelleri kendi yanı başlarında görmeleriyle bunu kendilerine ilham kaynağı olarak görecek ve pratikleştirmeleri hususunda bizatihi çaba gösterecekler